ölümün hissedilemezliği | ölüm üzerine

 bir oda dolusu beden ve sadece biri nefes almayı kesmiş, diğerleri ağlıyor burunları kızarmış. neden ağlıyorlar? sıranın onlara geleceğini bildikleri için mi yoksa bu beden ile birlikte onu o yapan anıların da toprağın altına karışacağını düşündükleri için mi?

ölenlerin ardından neden ağlarız? belki her an hayatın zorluğundan dolayı ölüm düşüncesini içimizde büyüttüğümüz için olabilir mi, gerçek anlamda bir istek ama sonuç meçhul oğlu meçhul kim bilir ne olacak o yüzden arzularız belki bilinmemezlikten tek kaçış daha büyük karmaşık başka bir bilinmemezlik.

hala tam idrak edemiyorum göz yaşlarının asıl nedenini ölümden de zor bu soru ilk insanlarda da acep böyle miydi yoksa sevinç çığlıkları mı atarlardı akşam yemekte et var diye.

Ölü Ağaç Death Tree Pexels free stock photo
Ölü Ağaç | Pexels







ben ölünün ardından hiçbir şey hissetmedim ne mutlu oldum ne de hüzün bi ilk o ağzı pamuklu yüzü sarı olarak gördüğüm o an birkaç salise empati o kadar (bize anlatılmamış mıydı ölülerin bembeyaz olduğu), yabancı gibi koydum ölünün yerine annemi ama yine bir şey olmadı. bu benim kötü bir insan olmamdan mütevelli bir durum muydu? belki de inançsızlığımdır cevap.

ölüm ne kalan ne de giden için zordur ölüm onun bilincinde olup da hissetmeyen için zordur, ne bir sevgi nede bir sitem, geliyor gelmekte olan ister kalan ol ister giden. saatin tik tak sesi baki peki hangisi gerçek hangisi halis kimdir zayi. düşün ey hissiz bedbin cehennemin ateşi mi saracak bedenini yoksa yokluğun ılıklığı. ne sıcak nede soğuk yer yok yokluğun varlığında aşırılık.

var olduğumuzu anlamadan yok olmak ile sınanmak hayır doğru değil 'sınanmak' kelimesi işleyiş böyle değil. ne yunus ne yusuf çile sevdasına yer yok bu kürede. var olduğumuzu anlamadan yok olmayı idrak etmek budur kısıtlı bilincimizin bedeli. 

hayat ölüm sınama değil bedeller zinciridir var oldukça öderiz, yok olduğumuzda öldüğümüzde ise ödeşiriz bu yüzdendir hissizliğim şimdi anlıyorum sahi. ödeşmek oyunun kurallarında madem seçtik oynamayı kurallardan da yükümlüyüz öyleyse. geldim gördüm öldüm.

ömer faruk

yazıyorum bir şeyler anonimliğin gölgesinde kendi kendime, yadırgama beni eyy yolcu, kimi vakit deneme günceleri yazarım kimi vakit kısa hikayeler en nihayetinde buradayız, mecburuz. // kişisel blog yazıları, deneme günceleri, hikaye denemeleri, deneme yazıları, makaleler, film ve dizi yazıları

2 Yorumlar

  1. "saatin tik tak sesi baki" budur işte! bilincinize sağlık!

    YanıtlaSil
  2. Selam...
    Profiline bakınca blogun olup olmadığını merak ettim, şayet bir blogun varsa link bırakırsan ziyaret etmek isterim. Hayırlı günler dilerim...

    YanıtlaSil
Daha yeni Daha eski